Tanım
Modern sanatın sütunlarından biri olan Henri Matisse, bizi "Vue de Paris" (1899) 'da kendimizi, gözlemcinin hem algısını hem de duygularını zorlayan Fransız başkentinin bir vizyonuna dalmaya davet ediyor. Kariyerinin erken bir aşamasında yaratılan bu çalışma, daha sonraki yıllarda Matisse'yi karakterize edecek stilistik evrim parlamalarını atıyor.
"Vue de Paris" i gözlemlerken, dikkat çeken ilk şey, ilk deneysel aşamalarında bile rengin ayırt edici kullanımıdır. Kromatik palet, Fauvista aşamasından daha kısıtlı olmasına rağmen, zaten canlı ve kontrast renklere olan düşkünlüğünü ima ediyor. İşin atmosferine, Paris ile ilişkili olağan canlılığı zayıflatan görünen kapalı ve korkunç tonlar hakimdir. Soğuk ve sıcak karışık renklerin seçimi, sanatçının şehir ve kendi sanatsal evrimi ile ilgili içgözleminin bir yansıması olarak yorumlanabilir.
Çalışmanın bileşimi eşit derecede ilgi çekicidir. Paris ufkunu oluşturan binaların ve yapıların neredeyse geometrik bir eğilimini gözlemliyoruz. Hükümdeki bu hassasiyet, Matisse'nin katı akademiklik kurallarını reddetmesini ima etmeye başlayan gevşek ve serbest fırça darbeleri ile çelişmektedir. Matisse'nin sadece gerçekliğin sadık temsilinden uzaklaşan kendi sanatsal dilini geliştirmeye başladığı açıktır.
Karakterler açısından, "Vue de Paris" insan figürlerinden yoksundur, belki de dikkati mimarlık ve Paris gökyüzü arasındaki etkileşime odaklamak için kasıtlı bir karardır. İnsan yaşamının olmaması, Paris'in hareketli ve canlı itibarı ile tezat oluşturan şehrin düşünceli ve neredeyse melankolik bir vizyonunu gösteriyor. Matisse, şehrin şekilleri ve renkleriyle kendisinin bu çalışmanın tartışmasız kahramanı olmasını isteyecekti.
"Vue de Paris" Matisse'nin en bilinen resimlerinden biri olmasa da, bu dönemde yönteminin ve sanatsal düşünceleri hakkında anlayışlı bir vizyon sunuyor. Sadece bir anı yakalamakla kalmayıp aynı zamanda genç bir sanatçının evrimini, sanat dünyasında renk ve şekle radikal yaklaşımı ile devrim yapmak üzere kapsülleyen bir eserdir, daha sonra "LA gibi ikonik eserlerde kanıtlanacağı gibi, Danse "ve" La Joie de Vivre ".
Bu kentsel manzara, çok yönlü bir şehre sessiz bir ilahidir ve aynı zamanda Matisse'nin olmaya mahkum olduğu dahinin bir önsezisidir. Strokları ve renkleri, sadece Paris'in bir vizyonu değil, aynı zamanda bir sanatçının ilk yıllarında, modern tablodaki renk ve şekil algısında devrim yaratacak bir içgözlem sunmak için birleştirilir.