Tanım
Alman dışavurumculuğunun en önde gelen temsilcilerinden biri olan Max Beckmann, bize 1938'deki "Kendini Boynuzlu Kendini Portre" çalışmasında derin ve rahatsız edici bir vizyon sunuyor. Keşif psikolojik, sadece sanatçının yüzünü değil, aynı zamanda Avrupa'da zaten tedirgin olan tarihsel bir bağlamda bir geçiş ve özlem anı da yakalar.
Çalışmayı gözlemlerken, duygusal bir yoğunluk yayan bir Beckmann buluyoruz. İzleyiciye bakışları doğrudan ve aynı zamanda zorlayıcıdır, güvenliği belirli bir güvenlik açığı ile birleştiren bir ifade. Bu benlik, koyu tonlar ve daha parlak nüanslar arasında değişen cesur renk kullanımı ile işaretlenir. Yüzlerindeki zengin kahverengi ve portakallar sıcaklık ve aynı zamanda neredeyse dünyevi veya yıpranmış bir görünüm önerirken, arka planın merkezi figürüyle kontrast oluşturan daha soğuk tonları vardır.
Kompozisyonun merkezi bir unsuru olan elindeki boynuz, müziği ve yaratımı sembolize eder, ancak Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan önce olduğu konvülsif dönemi dikkate alarak bir savaş aracı olarak da yorumlanabilir. Konu ve bu nesne arasındaki ilişki bizi kriz zamanlarında sanat ikiliği üzerinde düşünmeye davet ediyor: Sanatsal yaratılış bir barınak mı yoksa umutsuzluk çığlığı mı oluyor?
Çalışmanın bileşimi dengeli, ancak gergin. Beckmann, iç duygularını vurgulamayı amaçlayan, yüzü ve giysilerinin gruplarını vurgulayan bir Chiaroscuro tekniği kullanıyor. Çizgi ve şekil manuel olarak tanımlanır, kişisel stillerini önerir, güçlü bir tasarım duygusu ile karakterize edilir. Resim, daha sembolik ve ifade bölgesine girerek fotoğraf temsilinden uzaklaşıyor.
Nazi zulmü nedeniyle 1937'de Almanya'dan sürgün edilen Beckmann, kendiliğinde bir kimlik arayışını ve toplumdaki yerini sorgulamayı yansıtıyor. Bu, kendi eserlerinde acı ve yabancılaşma sorunlarını da ele alan Käthe Kollwitz ve Ernst Ludwig Kirchner gibi çağdaşlarıyla ilgili olabilir. Bununla birlikte, Beckmann'ın tekilliği hem ruhuyla hem de zamanının sosyo -politik gerçekliği ile yüzleşme yeteneğidir.
"Horn Self -Portrit" sadece bir portre değil; Sıkıntı karşısında insan ruhunun kapsüllenmesidir. Resim derin bir içgözlem, sadece sanatçı ve seyirci arasında değil, aynı zamanda geçmiş ve gelecek arasında bir diyalog davet ediyor. Max Beckmann, ustaca tekniği ve insan durumu hakkındaki derin anlayışıyla, çağdaş sanatta bir yansıma deniz feneri olmaya devam ediyor. Bu çalışma ile bize anlam ve ifade mücadelesinin evrensel bir sabit olduğunu hatırlatıyor ve kendisinin varlığının bir aynası olarak kendiliğinden alaka düzeyini güçlendiriyor.
KUADROS ©, duvarınızda ünlü bir boya.
Profesyonel sanatçıların kalitesi ve ayırt edici mührü ile el yapımı yağlı boya boya tablolar KUADROS ©.
Memnuniyet Garantisi ile Sanat Üreme Hizmeti. Resminizin kopyasından tamamen memnun değilseniz, paranızı%100 iade ederiz.